Yapışık ayak parmakları, kırmızı saçları, çilli suratıyla Arven bambaşka. Kepçe kulaklarıyla Zela da öyle...
Başlarının üzerinde kendi güneşlerini taşıyan envai çeşit yaratığın yaşadığı fantastik gezegen Gaia'da, dünyadayken bambaşkalıkları dışlanma ve zorbalık sebebi olan canlılar için bir yuva olabilir mi?
Gaia evrenin son kalesi. Adeta kurtarılmış bölge denebilir ama bir ütopya beklemiyor orada okurunu.
Sokaklarında çocuk sesinden eser olmayan Neverul köyü askeri bir kamp gibi adeta.
Gaia gezegeninin kalbi Tuhaflıklar Kapısı. O kalp attıkça evren için hala umut var.
Ne var ki, son arının son kanat sesi bir felaket habercisi gibi aralıklarla uğulduyor okurun kulaklarında.
"Ve kahraman evden uzaklaşır"
Kahramanımızın Annes-i, bayan Habis-ta'nın kayıp haberi ve zorbalığın bahanesi olamayacak lakırdısıyla alt üst oluyor.
Tuhaflıklar Kapısı'nda derman arayan Arven, Arven'de derman arayan Gaialılar.
"Seçilmiş kişi" sembolizmi ile yüce bir amaç için meşakkatli bir yolculuk halindeyken Sürke'nin efsunlu çekiciliğine aldanıp dünya zevkleriyle kandırılıyor. (yazar, anne ve öğretmen isimleri gibi Sürke'yi de rastgele seçmemiş olsa gerek. "Sirk"kelimesine benzerliği boşuna değil) *Bkz. Sakallı kadın. Bkz. Sergilenen tuhaf canlılar. Bu seyirliğe itirazı olmayan şuursuz kalabalıklar...
Başlangıçta ait hissedeceği yeri ve kendini arayan Arven, daha yüce bir amac edindiğinde, yol uzayıp yolculuk bilgelikle kuşanıyor.
Biricikliğine olan güveni ve sevgisi büyüyor.
Sevilerek ve koşulsuz kabul edilerek güçleniyor.
Yolculuğu boyunca çok sayıda yoldaşla karşılaşan Arven, okurunu metinlerarası yolculuklara çıkarıyor. Habil- Kabil kardeşleri taşlaşmış kardeşler Yinsun ve Yensun'da buluyor.
Kıskançlık zehriyle Şefkat ağacını kesen "kötü"kardeş taşlaşarak cezalandırılırken, "iyi"kardeş elinden bırakmayarak kaderine ortak oluyor.
Maceranın; gezegenin kalbini attıran sevgi ve şefkate sallanan balta, onu derinden yaralayıp kanattığında başladığını böylece öğreniyoruz.
"İnsanlar, kötülükle karşılaştıklarında, "Senin kalbinin olduğu yerde taş var, kalp değil!" derler, duymuşsunuzdur. İşte bu söz, Şefkat Ağacı'nı kestiğim gün doğmuştur."
Tepegöz'ün:
"Bin sevgiyle açılsın kapı!" nidası ile açılan Tuhaflıklar Kapısı'nın ardında da bitmiyor hikaye. Dahası var. Dünyalılar için terk ettikleri vazifeleri birer birer hatırlama zamanı.
Arven'in Tuhaflıklar Kapısı'nın anahtarı olacağı tekâmül yolculuğu arı kolonisi ve Zela-Fafa ile sürpriz biçimde nihayete erdiğinde derin bir nefes alıyoruz beraberce.
Yolculuk boyunca Arven'in ölen babasına benzeyip onu hatırlattığı için annesini üzdüğünü işitiyoruz.
Yalnız, çaresiz ve kederli bir annenin "farklı" çocuğuna yönelttiği örtük öfkesine, büyüdükçe renkleri solan çocuğunun haline tanık olup yutkunuyoruz.
...
"Kayıp Kapının Anahtarı"nda dört başı mamur bir dünya tasviri yapan yazar, ayaklarımızın altına çiçekler döşüyor. Yıllar evvel Gaia'dan kovulan Dünyalılar'ın rövanşını alırcasına ayaklarımız yerden kesiliyor Saklı Orman'ın içinde.
Bir şansın daha var Dünyalı!
İhtiyacın olan ipuçları kitapta:)
Öte yandan "yarattığı" bu fantastik dünyanın büyü ve mistik inanç öğeleriyle örtülü yapısı kimi okuru tedirgin edebilir.
Tanrısal vasıflarla bezeli yaratıklar ve efsunlu bir gezegen.
Fantastik türde az sayıda yerli eser olmasından duyduğumuz teessür bir yana...fantastik yazının "tü-kaka"olmasına sebep olan reflekslerimiz olduğu vakıa.
Peki büyülü bir gezegen ve tanrısal varlıklar, apaçık kurgu olduğunu bilen çocuğun dünyasında, var olan ve inşa olmakta olan inanç dünyası için tehlikeli midir?
Yoksa meseleye şuradan mı bakmalı:
Masallar mucizelerin, mucizeler imanın imkanına dairdir.
*Hassas filtreler için ic sayfa fotoğraflarını da incelemekte yarar var.
Kayıp Kapının Anahtarı
Yazan, Güzin Öztürk
Resimleyen, Hazar Ata
Editör, Burhan Düzçay
Kapak Tasarımı, Selin Öztekin
Grafik Uygulama, Nayime Serbest
9+ ve büyümeye dirençlilere
0 yorum:
Yorum Gönder