İzole, ütopik, deneysel bir mikrodünya tasarımı sanki. Küçük prensin gezegeni gibi ve fekat biraz küflü, nemli ve onu cevreleyen fanusla ya fazlaca korunaklı, ya da fazlaca tutsak :)
Bu günlerde çocuğuma verdiğim eğitimin, iletişim şeklimin doğruluğunu tartarken zihnimde beliren imge teraryumlar..O kadar doğaüstü bir annelik tasavvurumuz var ki çocuğumuzu dünyaya hazırlamak yerine, dünyayı ona uygun bir yer haline getirmek uzere paralanıyoruz.
Bu uğurda cam fanusla çevrili yalıtılmış yaşam alanları oluşturup kendi ihtiyaçlarımız ve yaşamımızı da buna göre tanzim ediyoruz.
Tehlikeli boyuttaki bu korumacılık endişeli, tedirgin, güvensiz ya da fazla güvenli ve fekat küçük prens sendromlu (masal kahramanı olanı değil de aslan, paşa, prenses ve prens olanları) çocuklarla karşılık buluyor.
Yani saçlarımızı süpürge ettik ancak süpürge endişelerimizi süpüremediği gibi, yüksek beklentili anneler ve onların yetersizlik hissinden dolayı âtıl hale gelen cocuklarını ortaya çıkardı.
Anadolu Pedagojisi denen şey iyi birşey aslında, reçetelere girmeyince. Çocuklarımız daha küçükken bilimsel olarak sağlıklı olduğu salık verilen "baby sling"lerin aslında bir Anadolu formülü olduğu geldi aklıma..ah şu aklım.
Peynir ekmekle yedim ben onu!
Teraryumla ilgilenenler buradan
bende bazen corbaya benzetiyorum:) biraz ozguven biraz nezaket biraz kendine guven biraz kendini ezdirmesin olsun icinde onu bir guzel kaynat rondodan gecir.himm biraz tuzu eksik galiba:)
YanıtlaSil:) olacak, az kaldı
Sil