Günlerden bir gün +7 yaş ibaresi koymayı unutmuş olan yayıncının gadrine uğrayarak ve bir gaflet eseri tvde "Keloğlan Masalları'nı"açtık.
Korkunç cadıyla o gün tanıştık. Kötü olduğu kadar da akılsız olabiliyordu ve bu çok eğlenceliydi. Huysuz ve Uzun'un 'sempatik kötü' halleri de iyi-kötü, doğru-yanlış algımızı kurcalamaya başlamıştı.
Ne büyük bir hata yaptığımızı maalesef birkaç bölüm izledikten sonra anladık. Oyle ya, çok da heyecanlıydık çocuğumuz yerel bir kahramanla böyle eğlenceli bir hikayeyle tanışacak diye..
Varsın tanışmasındı, âh!
Neyse ki +7 ibaresini koymayı akıl etti birileri sonradan.
Ancak başrolünde kötü cadı ve vezirin yer aldığı rüyalar da geçit yapmaya başlamıştı. Her gece biri ziyarete gelip güzelim rüyayı toza dumana katıyordu. Bir iki derken... izlemeyi bırakalı da çok olmuştu ama 'bu gerçek, bu değil'tanımlamalarımız anlamsızlaşıverdi. Çünkü korku duygusunun kendisi de eğlenceli hale gelmişti.
Artık kötü-iyi karşıtlığı içermeyen hiçbir öykü tat vermez olmuştu.
Kâinatın sırrını çözmüş gibiydi; kötülük ve iyiliğin mücadelesi!
Derken büyük kısmını birdolapkitap.com'dan derlediğimiz okuma listesi düştü aklımıza.
Tevafuk bu ya.. hiç beklemediğimiz bir yerde karşımıza çıkıverdi Süpürgede Yer Var mı?!
Dünyanın en sevimli cadısı bu, tüm dostları tarafından sevilip kollanan! Tamam 'en sevimli' biraz abartı oldu :)
Julia Donaldson'dan harika bir Yıldırım Türker çevirisiyle şiirsel, ritmik, büyülü harikulale bir öykü!.İllüstrasyonlar ise yine Axel Scheffler'dan.
Bu fabl formundaki akıl dolu öykülere bayılıyoruz biz!
En sevdiğimiz de kahramanların bataklığın içinden yükselen devasa halleriyle 'Bu benim Cadım, çek arabanı!' dedikleri kısım..
Aslında düşündüm de..bir milyonuncu kere okunduğunda her seferinde en sevilen kısım değişebiliyor :)
Hala kitaplığımızın en vazgeçilmez parçası olan 'Süpürgede Yer Var mı'ya blogda da özel bir yer ayırmadan olmazdı.
0 yorum:
Yorum Gönder