Merak ettiyseniz söyleyeyim öğretmenlere bir gıcığım yok, aksine en güzel hediyeleri hak ediyor onlar. Öğretmen çocuğu, ögretmen kardeşi ve kısa dönem de olsa öğretmenlik tecrübesi yaşamış bir anneyim.
Ancak öğretmenlik yaparken de çocuklarımı hediye düşüncesinden caydırmak için elimden geleni yaptım. Evlerine gidip ailelerine "falanca öğretmene bunu almış, biz de alalım" demelerinden korktum. Ögretmen gözündeki değerlerini ya da değersizliklerini ebeveynlerinin cüzdanına bağlamalarını istemedim. Aksine ben minik hediyeler verdigim oyunlarla anlattım anlatacaklarimı, birlikte oynadık.
Modern dünyanın deger ölcüm aracı olan paranın bu yüzünü bu kadar erken ve acımasızca yaşasınlar, ailelerine de yaşatsınlar istemedim.
Yan sınıftaki öğretmenin aldığı bir hediyenin de beni etkilemesine izin vermedim. O guzel mi güzel yavrular ille de gönüllerinden geldigi icin resimler yaptilar. Kenarlarina etiketler, kalpler, gülücükler yapıştırdıkları degerli armaganlar hediye ettiler ders aralarında. Arada cok sıkılan olunca yanıma oturmasına izin veriyordum, öğretmen masasına minik notlar, sürprizler bıraktılar. Bir gün bir tanesi yanima gelip : Hocam teşekkür ederim, sizin sayenizde(!) başardım ve babam soz verdigi tableti aldı bana! dedi.. ödül ceza faslina girmeyecegim ancak o ögrenci o gün çok mutluydu ve bu ödüller benim için fazlasıyla iyiydi.
Öğretmenler, islerinin karşılığını her gün, her dakika alıyorlar ve çok ama çok zor işleri.Pahalı hediyelerle sırtlarina başka bir yuk yüklemek neden hem?
Bana bunları yazdiran bir Suriyeli öğrencinin de bulunduğu oglumun anaokulu sınıfının bugünkü can sıkıcı hediye yarışıydı. Onlara tesir etmedi sözlerim. Cocuklar yapsinlar hediyelerini dedim..dilerlerse dedim..olmadı. Birilerinin de katılamayıp mahsun ve mahcup olacağinı bile bile, güya alicenaplık gosterip onların payını da yuklenerek (?) aldılar hediyelerini. Bu çark dönmeye devam etsin mi?
0 yorum:
Yorum Gönder