Doğaya
dönme sevdası iyi güzel ve "doğal" da, bazıları fazla
dönüp taş devrine geçiyorlar.
Bazıları
ise bildiğin mağara devri adamı!
Gayet
tabii olan "doğaya dönüş" arzusunun bu kadar fazla
yapay, ticari ve plastik sonucu olması ne kadar ironik öyle değil
mi?
Tabiatı
satan ve tabiatı satın alan yeni dünyanın hiper gerçekliğinde
hızla naylona dönüşen insanlarız.
Kim
daha çok para verirse onun dünyası daha tabii!
Neden
söylüyorum bunları biliyor musunuz?
Kim bilir
hangi yıl, sessiz kalmamız gereken bir ortamda, arkadaşımla usul
usul kağıda yazarak yürüttüğümüz bir sohbetin notu geçti
elime. Şimdi olsa bunu akıllı telefonlarımızla yapardık. Yıllar
sonra ele geçecek bir not, hatıralar geçidi ve kalpte bir tatlı
anının izi olmadan..
"Saçını
boyayalım mı?"
"niye
ki"
"aman
niye olacak az değişiklik yap işte iyi gelir."
"ben
böyle iyiyim"
Öyle
iyi değil mişim demek ki.. peşinden yazdıklarımı okuyunca genç
kızken söylediklerim yetişkinliğimde bir paragrafın ortasına
aktı, yerleşti.
Kadın-Anne-İnsan
olarak biçilen rollerle ait olduklarımız arasında seçim yaparak
pinpon topu kararsızlığında mücadele veriyoruz.
Fonda
Nil Karaibrahimgil şarkısı "Erkekler Yüzünden!" diye
dursun, yanılıyor işte.
Her
ne yapıyorsak, yine bizzat bizim yüzümüzden. Kadının kadına
verdiği değer, değersizleştirme, rol,anlamsız yarışlar, kibir,
gıybet, suizan..
Kadının
tüm bunlar için daha çok vakti oduğundan falan değil elbet.
Kırk
tilkinin de kuyrukları birbirine değmeden kadın zihninde
dolanabilme yetisinden bazısı..
İnsan
olmaya çabalıyoruz.
Tekamülümüzü
tamamlamaya.Cinsiyetimizle biçilen rollere rağmen ve beraber
ruhumuzu tanımaya, "ben" olmaya, sonra da büyütmeye ve
meyve vermeye!
Kadın
için olduğu kadar erkek için de büyük bir mücadele iken
"ben"olma, kadının durumu neden bu kadar ortada biliyor
musunuz? Onun için de bir teorim var.
O
kuyrukları birbirine değmeyen kırk tilki, kırk farklı zihindeki
kırk tilkiyle buluştuğunda en çok kadınların ve yine en çok
kadınları konuşması kadar doğal ne var?
İstatistik
falan yok..Hiçbir kaynağım da yok. Kaynak tamamen benim. Yani
işkembe-i kübram pek neş'eli bugün hakkını vereyim. Baksanıza
ne kadar da iddialı!
Kadınlar
neden güzelleşmek ister,biliyor musunuz?
Diğer
kadınla aynı kategoriye girebilmek için! Ciddiye alınmak,muhatap
görülmek için!
O
markayı neden giymeli,o kuaföre neden gitmeli? O yazarı neden
takip etmeli, falanca kafeye niçin devam etmeli, o ülkeleri
gezdiğini neden herkes bilmeli?
Siz
farkında değilsiniz ama bu dünyayı kadınlar yönetiyor.
Rockefeller falan, o erkek egemen tarih sizi yanıtmasın. Kadınların
elinde kontrol edemedikleri başıbuyruk bir güç var.
Yaşam
ve Stil Danışmanlığı denilen bir meslek var. Müşterisi de
nihai hedefi de kadınlar bu mesleğin. Profesyonel algı yönetimi
bildiğin! Vitrin tasarımı demek naif olur, hakkını vermeliyim.
Bu
danışmanlar da iyi biliyor ki bu çağın trendi, doğal yaşam
simulasyonunda yaşarken bunun pazarlandığı kadınlara sınıfsal
bir üstünlük de kazandırmak.
Yüksek
ökçeli pabuçlarla kaldırımları gıdıklayarak organik pazarda
alışveriş yapmak.
Çocuk
bakıcıdayken en şık kıyafetlerle bir kafede çocuk eğitimi
üzerine kafa yarmak. Yormak demek istemedim, yarmak orası!
Anne
olmak bir kadını özgürleştirir!
Kim
ne derse desin anne – baba olmak erkeği ve kadını özgürleştirir!
Esir
ettiğinden daha çok özgür bırakır..Doğaya dönmek mi dedin?
İnancın
varsa ebeveyn olmak önemli bir ikinci adım. Anne baba olunca geçim
derdin artar,rızık kaygısına düşersin, kendine vaktin
olmadığından şikayet edersin, kaybolduğunu hissedersin, kendini
unutursun..
Oysa
ki devam eden bir yolculuğun en güzel dönemecinde; "anlam"la
kavuştuğun bir başka dönemeçte buluştuğun bu şey, dünyanın
geri kalanını anlamsızlaştıran bir kendi doğana dönüşün
başlangıcıdır.
Doğaya
mı dönmek istiyorsun, önce kendi doğana dön!..
Anne
baba olmadan da pekala olur.. Mesele toprağı avuçlayıp yüzüne
götürmekte!
Resim Banksy'e ait
Ama dogamiz bozuk be arkadasim ve fitartimiza donecek binekleri de yakmis birileri.. cok mu karamsarim? Biraz.. ufukta bir isik gormeyi cok isterdim..
YanıtlaSilKendi ışığımızı yaşatmak bile öyle büyük mücadele ki, cılız ışıklarımızı harlasak yeter gibi geliyor bazen..dünya için küçük, bizler için büyük bir adım olarak..lakin hüzün baki. O karamsarlık çokça yokluyor beni de
Sil