Bu yıl ikincisi düzenlenen Beykoz Çocuk Kitapları Fuarı'nın ilkini büyük bir heyecanla takip etmiş ancak bir türlü yakalayamamıştık.
24 Nisan Pazar'a kadar Beykoz sahilinde açık kalacak olan fuarda, kitaplarla birlikte çok sayıda da etkinlik var.
Ha bugün ha yarın derken bu yıl da fuarı kaçırmayalım diye son dakika kararıyla evden çıkıp teee Beykoz'a gittiğimizde Hacivat Karagöz gösterisi başlamak üzereydi.
Tiyatro Külliyen'in genç oyuncularının sahnede çocuklarla oynadıkları oyunlar ve sürpriz hediyelerle keyifli zamanlar geçirdik. Bu arada kitaplarını kapıp mesut bahtiyar sahneden ayrılan çocuklar da pek neşeliydi.
Ama o anne var ya hani o anne, "Buraaaaağğk! Oğlum kalksanaaağ! Lan oğlum seni çağırıyor adam sahneye, gitseneaaaaaağ! Buraaaaağğğk!" diye kulağımıza kulağımıza bağıran..
İste o Burak pek neşeli değildi.
Oğlanın sağ kulakla benim sinir uçları da bir elektiriklendi o esnada.
Burak sana söylüyorum evladım. Annen kadar hırslı ve atılgan olmadıkça sana hayat yok.
Kadın paralandı, paralandı, yazık günah!
Aha da avucuna yazdı, "Bu çocuk kendini gösteremez, bir şeyde de öne çıkamaz! Vay başıma!"
Yooo Burakcığım öyle deme, annenin tutkusu senin tutkun demek! Susan Cain'in Dışa Dönüklerin Dünyası ya da İçe Dönüklerin Gücü konulu Ted konuşmasını hatırladım bunları yazarken yine.
Ah, biz ebeveynler!
Aman, neyse ne diyorduk? Fuar!
Standların arasında minik okurun peşinden koşarken farkettim ve acı içinde kabullendim ki büyümüşüm ve bu fuar onun için. Neyse ki yani! Ya bir de ön tekerlek olmakta ısrar etseydim, vay halime!
Onca standın arasından Cadı Vini, Samed Behrengi kitapları, Güvercin serisi kitaplar, birkaç durak daha ve nihayet de Mevlana İdris kitaplarının olduğu noktaları seçti durmak için ya gıpta ettim algıdaki seçiciliğe, GPS keskinligindeki yön bulma gücüne. 😀 Üzerinde yazan 8+'ya aldırmadan az resimli bol metinli bir Cadı Vini daha ekledik kitaplığımıza iyi mi? Yok, bence iyi değil. Tamam, çok eğlenceli, kabul!
Sorun şu ki, Cadı Vini sesi yapmaktan ses tellerim nasırlandı. Sıkıldım yahu!
Ama büyükler ne anlar ki zaten, değil mi ama?
Standların arasında gezine duralım, tanıdık bir yüz gördük uzaktan. Sadece fuarlarda karşılaşıyor olsak da yayıncı bir komşumuzdu uzaktan selamlaştığımız.
Yaklaştığımızda yazar Rıfat Batur'un harika illüstrasyonlarıyla karşılaştık.
Bir süre de orada mola verdikten sonra kitaplarımıza sarılıp yavaş yavaş fuar alanından ayrılıp denizle özlem giderdik.
Fuara gelirken otobüste insanlarla uzun uzun sohbetler eden minnak oğlan, fuar alanında da sohbet edecek birilerini buldu. Günlük kelime kapasitesinin bir kısmını tükettiğini düşünüp derin bir nefes almıştım. Hadi ben de azıcık sosyalleşeyim dedim ki kederle fark ettim ki performansının doruklarındaki çocuğum biricik dinleyicisini paylaşmaya niyetli değil.
Öyle olunca denizle konuştuk birlikte biraz. En iyi dinleyici dingin dalgalarmıs ya bazen..
Fuar etkinlik takvimi için buraya,
Susan Cain'in yukarıda bahsi geçen konuşması için buraya tıklayın.
Tıklanacakların sonu 😊
Bunlar böyle yapılır bi kere! Çek anne! |
Bir de böyle çek anne! |
0 yorum:
Yorum Gönder