Ebu Ali El Hüseyni bin Abdullah bin Hasen bin Ali bin Sina...
Bu çok uzun ve akılda kalması güç isim İbni Sina'nın tam ismiymiş efendim. 2013 yılında Almanlar tarafından beyaz perdeye aktarılıp her nasılsa dilimize "İbni Sina" olarak çevrilen "Der Medicus/ The Physician" (Hekim) filmini şehirlerarası bir otobüste izleyip, kasvetli Ortaçağ Avrupa'sında müslüman bir alimin nanına yakışmayan sinamatografisinden haz etmemiştim. Öte yandan iyi filmdi, güzel filmdi, daha iyisini biz yapmadıysak susalımdı.
Çocuk kitaplarında "değerler eğitimi" kapsamında düşündüğüm tarihi şahsiyet ve değerlerimizi ararken her defasında yalın bir dille, bir çocuk kitabının metninden kapsülleştirip bir lokmada yutmak niyetinde olduğumu gizlemeyeceğim. Zira onlar hakkında bildiklerimin çoğu uzun isimlerinin ve hayatlarının bir cümlelik tasvirinden ibaret. Hal böyle olunca bir çocuk kitabından ya da çocuklar için hazırlanmış bir ansiklopediden bilgi edinmek geç kalmışlık sendromundaki vefasız yetişkin okura pek iyi geliyor. Hızlı mesajlar dünyasındayız ya, malum. Bahanemiz de bu olsun.
Ancak bir hayat öyküsü, biyografi ya da tarih metninden çok hikayelerle belleğe kazınan hayatlara rağmen onların hikayelerine çok az rastlıyoruz. Rastladıklarımız ise bizde çok az iz bırakıyor.
Hikayelerin gücüne rağmen birer tarih metni gibi yazılan hayatlar neden var peki? İbni Sina'nın hayatı nasıl hikayeleştirilirdi? Hezarfen sözcüğünde dahi anlamını bulmadığını düşündüğüm çok hikayeli bir hayatı nasıl küçücük bir hikayeye sığdırır da yine de hakkını vermiş olur muharrir?
Doğrusu bunun cevabını bulup kalemi kağıdı kuşanmadan, onun hakkında yazılanlara dil uzatmaktan ar ederim.
Beyrutlu çok sevdiğimiz yazar Fatima Sharafeddine'in kaleme aldığı, Intelaq Mohammed Ali'nin resimlediği İbni Sina'yı gıyabında otobiyografik bir hikaye olarak sevdim. Küçük okur belki henüz çok küçük olduğundan, belki uzun yer ve kişi isimlerinden, uzun akademik özetlerden sıkıldığından benim heyecanımı paylaşmadı. Ama İbni Sina'yı, onun kendi dilinden dinleyeceği bu eserin gelecek yıllarına da iyi bir yatırım olacağına inanıyorum.
"Derin konulara ve detaylara girmekten çekinmeyen", Kuran, edebiyat, felsefe, mantık, tıp, dilbilimi, siyaset ve eğitim alanında eğitimler alıp araştırmalar yapan İbni Sina, her bir konuyu pekiştirmek için kırk kere okuduğu, uyku ve yorgunluğu enerji verici içeceklerle yendiği hikayeyle küçük okura ve dahi büyüklere de ilham verip azim aşılıyor.
Bir tıp bilgini olarak tanıdığımız İbni Sina'nın ve tarihi bir çok şahsiyetin, aslında sadece bilinen yönlerinden ibaret olmayan multidisipliner alimler olduğunu hatırlatıyor Sharafeddine.
Küçük okura merakın peşine düşmenin nasıl da bir tutkuyla muazzam keşiflere götürdüğünü usulca fısıldarken, basit hayatlara sahip yirmibirinciyüzyıl insanını anlamın ardına düşmeye çağırıyor.
Biraz da Sharafeddine'in dilinden... yani İbni Sina'nın kendisinden dinleyin:
" Eğitim konusundaki iddiam şu oldu: Çocukların terbiyesi okula gidince değil, doğduğu an başlar. Eğitimcilerin görevi çocukların sadece zihni gelişimlerini sağlamak değil ayrıca duygularına, fiziki gelişimlerine ve sosyalleşmelerine önem ve özen göstermektir."
Çocukluğun ilk yıllarının şahsiyet oluşumundaki önemine ve çocuklara verilen isimlerin onlara ayna olduğuna, emzirmenin önemine değinen İbni Sina, eğitimcilerin çocukların arasındaki bireysel farklılıkları özellikle gözetmeleri gerektiğine dikkat çekerek manevi ödül ve cezanın maddi ödül ve cezaya yeğlenmesi gerektiğini söylüyor.
Fatima Sharafeddine'in bir yönüyle ansiklopedik biyografi özelliğindeki metni, diğer yönüyle de 8 yaş üstü çocuklar ve yetişkinler için davetkar resimlemesiyle İbni Sina'yla bağ kurmaya, hikayelerin peşine düşmeye çağırıyor.
İbni Sina
Yazan, Fatima Sharafeddine
Resimleyen, İntelaq Mohammed Ali
Nar Çocuk
8+ ve büyümeye dirençlilere
0 yorum:
Yorum Gönder