Öyle güzel insanları var ki dünyanın..
Öyle güzel dünyaları var ki insanların.
Esnaf kılığına girmiş Doğan Cüceloğlu'ydu adeta o!
Hayranlık ve şaşkınlıkla öylece izlerken, "ay düşecek", "aman dikkat" dememek, eğilip yardım etmemek, fazladan yönergelere boğmamak için tuttum kendimi.. Gıpta ettim, minnet ettim ve şükrettim..
Ne mi oldu?
Süleymaniye Camii'ne doğru yokuşu inerken bizim oğlan sıklıkla yaptığı gibi duraladı.
Baktım geleceği yok, geri dönerek yanına yaklaştım.
Karton bir kutuyu bantlamakla meşgul olan bir esnafa dikkatle bakıyordu.
"Neyi merak ettin oğlum? Vaktimiz çok az"dedim. "Ben de yardım etmek istiyorum. Yaptığı işi görmek istiyorum"dedi. Hala eli işindeyken kafasıyla siyah bir poşeti işaret eden esnaf: "Gel öyleyse! Şu siyah torbadakileri tek tek çıkarıp yere diz. Bu gazeteleri de al. Sonra gazete kağıdına sarıp bana ver ve kutuya koyalım"
Bu kadar..sonrasında ne tek bir uyarı, ne eleştiri ne de müdahele!
Envai çeşit cam süs eşyası ve sürahiden bahsediyor halbuki!
"normal"refleksle "amman dikkat!" denilebilecek ve hatta bir çocuğun eline teslim edilmekten kaçınılacak türden!
Tek tek çıkardı, yere dizdi, gazete kağıtlarına sardı ve ardından dükkan sahibine uzattı.
Bir kaza olsaydı? Olabilirdi. Yetişkin birinin elinde olabileceği kadar! Forrest Carter'ın Küçük Ağaç'ını hatırladım hemen.. Ardından gayet sıradan bir anı mükemmelleştiren bu yabancıya baktım. Güzellikler ne kadar da yakınımızda değil mi?
Su berraklaşıyor ve Big Fish'den bir sahne geliyor gözlerimin önüne..suyun altının muazzam ve büyülü güzelliği!
"Kötü olarak adlandırdıklarımız çoğu zaman sadece yalnızdır. Kötüyle oyun oyna ve artık seni ısırmayacak"
Kötü? Iyimser olmak için ne çok sebep var! ❤ ya da ben iflah olmaz bir iyimser..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder