Çocukların kitaplara dokunmasının yasak olduğu bir kütüphane düşünebiliyor musunuz?
Çocuklar kütüphaneyle nasıl tanışır?
Ne zaman keser ilişiğini bütünüyle?
Fotokopisi alınacak ödev kalmadığında mı mesela?
Masal kahramanlarının tozlu sayfaların altında kalan cılız seslerini duymayı bıraktıklarında mı?
Bugün, Nöbetçi Blog olarak Eylül ikibinonbes yılından beri sürdürdüğümüz kütüphane buluşmalarının ondördüncüsünü gerçekleştirdik.
Sayı sizi yanıltmasın. Yazın çoğunlukla tabiata serdik masal battaniyemizi.
Arayı soğutmamak için kütüphane ziyaretlerini ise hiç bırakmadık.
Yaklaşık iki yıldır bilfiil gayretlerle kütüphanede masallar okuyor, anlatıyor ve canlandırıyorum çocuklar için.
Etkinliklere katılan çocuklar ve aileleriyle oluşan ülfet neticesinde ne zaman bir engelim olsa ya da ne zaman biraz kırgın olsam ve bu işi sürdüremeyeceğim desem, gözlerimin önüne onların neşeli ve iştiyaklı mini minnacık yüzleri geldi.
Onlar bize kolaylık olarak yeter. Bir gülücük, dünyaya bedel!
Lakin, bunca süreye rağmen hemen her etkinlikte fiziki ya da sözlü bir engel ve problemle boğuşmaktan dolayı üzüntülüyüm.
İdealist, sevecen, harika insanların varlığı ve desteğiyle güç alsak da birkaç görevlinin üslupsuzluğu ve zorlaştırıcı tavrı küçükleri ve annelerini üzmeye yetiyor.
Bugün önceden haberli ve izinli olmak üzere defalarca kitap okuduğumuz kütüphanede, tam da cadının düşen kurdelesini ararken bölündü etkinliğimiz.
Dışarıdan henüz yetişip sessizliğe şahit olan katılımcılarla beraber, görevlinin sert ikazı karşısında esef ve kederle kalakaldık.
Orada etkinlik yapmamızın uygunsuz olduğunu söyleyen görevlinin "Ama birbucuk yılı aşkındır hep buradayız, iznimiz var, haberiniz var. Nasıl yani?" diye cevapladığımızda
"Ben de on yıldır buradayım" karşılığını vererek anlaşılmadığımızı hissettirdiğinde konuyu hızla kapatıp etkinliği çocuk parkına taşımayı uygun buldum.
Zira çocukların hatıralarına bu münakaşa üslubunu layık gören görevlinin aksine kütüphanelerin bizim olduğunu biliyor ve çocukların hatıralarını kirletmeyi, bağı koparmayı reddediyorum.
Bunun için gereken mücadeleyi mümkün olan tüm yollarla sürdürmeye de kararlıyım.
Meselenin kütüphanenin yoğun saatlerinde yapılan okuma ya da masal etkinliğinin, "etüt merkezi"ndeki gençleri rahatsız etmesinden ibaret olmadığı bir vakıa.
Ahmet Süheyl Ünver özelinde mesele gürültü şikayetleri, sert uyarılar ve kütüphaneye giriş çıkışlardaki fiziki engellerin kaldırılamamasından ibaretken başka "çocuk kütüphaneleri"nde çocukların kitaplara dokunmasından rahatsız olan "ellemeyin, karıştırmayın, dokunmayın!" görevlileri de mevcut.
Çocukların kitaplara dokunmasının yasak olduğu, onlara ayrılan bölümde birbirlerine kitap okuyup dinleyemedikleri bir çocuk kütüphanesi düşünebiliyor musunuz?
Ne yazık ki artık düşünebiliyorum.
Kütüphanenin tüm raflarında kolalı danteller varken, elindeki cetveliyle düzeni sağlayan titiz bir kütüphaneci tasavvuru canlanıyor zihnimde ve hızla kovalıyorum.
Orada biraz daha kalırsa zihnimi ele geçirebilir ve bir gün tüm bunların normal olduğuna ikna olabilirim diye...
Siz de öyle yapın.
*Kütüphanecilik Haftası hepimize kutlu olsun. (Pek az kaldı, malum)
Not: Üslup problemi bir tarafa, eğer kütüphanenin genç nüfusunun miniklerin gürültüsünden bir rahatsızlığı söz konusuysa ses yalıtımlı yeni alanlara ihtiyaç var demektir. Sadece iki çocuğun heyecanla masala eşlik ettiği bir ortamda ortaya çıkan gürültü bireysel ziyaretçiler tarafından da oluşturulabilecekken çocukların çocuk kütüphanesinden, tabiri caizse "kovulmasının" hiçbir mantıklı izahı yoktur.
*Kütüphanecilik Haftası hepimize kutlu olsun. (Pek az kaldı, malum)
Not: Üslup problemi bir tarafa, eğer kütüphanenin genç nüfusunun miniklerin gürültüsünden bir rahatsızlığı söz konusuysa ses yalıtımlı yeni alanlara ihtiyaç var demektir. Sadece iki çocuğun heyecanla masala eşlik ettiği bir ortamda ortaya çıkan gürültü bireysel ziyaretçiler tarafından da oluşturulabilecekken çocukların çocuk kütüphanesinden, tabiri caizse "kovulmasının" hiçbir mantıklı izahı yoktur.
0 yorum:
Yorum Gönder