"Bu hikayeye inanmayabilirsin ama gerçek bir hikaye bu. Hikaye her şeyi vermek isteyen bir kız hakkında"
Diyerek başlamış anlatmaya Fatima Sharafeddine.
Ama doğrusu ya daha ilk satırından tanıdım ben o kızı. Biraz benim, biraz sen, biraz da diğeri o.
Çocukları için, ailesi ve eşi için, anne ve babası için yaşayan, saçını süpürge edip, kimi zamanda "ömrünü çürüttüğü"isyanıyla feveran eden.
Toplumun belirlediği ve yüzyıllar boyu ilmek ilmek işlediği rolleri nesilden nesile hemcinslerine aktaran anneler, kadınlar..
Şikayet etmeye hakkımız var mı emin değilim doğrusu.
Bazı roller tabii ve fıtrata uygunken bazılarını gerçekten bile isteye kabul edip sırtımızda bir yük olarak taşımıyor muyuz? Sonra bu gönüllülükten hasıl olan zorunluluktan şikayet etmekliğimiz sizce de kendi kendimize biçtiğimiz mükemmel insan/kadın idealiyle ilgili değil mi?
Adeta Allah'ın erkeğe ve kadına verdiği tabii rol ve görevleri yeterli bulmayıp donatıp parlatmıyor muyuz?
Küçük kız küçücük bir kız ama gün gelip büyüyecek ve büyüdüğünde bir çocuğun sorumluluğunu sırtlanır gibi eşini de sırtına mı alacak, iş orada.
"Vermek insana iyi hissettiriyor"
Diyor küçük kız. Ona katılıyorum ve bu konuda ayarsız olduğum zamanları hatırlıyorum. Beni iyi hissettirenle aslında yavaş yavaş tüketeni karıştırdığım, dostlarım ve diğerleri için yaşar olduğumu farketmediğim zamanları.
Her şeyi vermek isteyen kız flütünü bir çobana veriyor, mavi atkısını rüzgarlı bir arazide üşüyen arkadaşına, sarı topunu fena halde sıkılmış olan komşunun köpeğine, tahta çubuğunu ateş yakabilsin diye bir avcıya, şapkasını saçları olmayan bir adama veriyor.
Bu arada kendisinin ne istediğini hiç düşünmüyor.
Büyüyüp genç bir kız olduğunda hayallerini anne ve babasını üzmemek, onları yalnız bırakmamak için erteliyor.
Çalışacak yaşa geldiğinde babasını mutlu etmek için onunla, fırınında çalışıyor.
Evlenecek yaşa geldinde annesinin onun için bulduğu bir adamla evleniyor.
Annesini ve babasını mutlu etmek için ömrünün yarınını geçirmiş olan genç kadın sonra da kocasını mutlu etmek için çalışıyor.
Neden sonra mutsuz ve yorgun olduğunu farkettiğinde, "ben ne istiyorum?"diye soruyor kendine.
Nihayet soruyor, nihayet.. Nihayet cümlelerine "ben"diyerek başlayabiliyor.
Herkes onsuz da yapabilirdi ama o onsuz yapamazdı. Kendini kaybettiği yere dönüp elinden tuttu.
Usulca kaldırıp kaybolduğu o kuytudan, diğer elinde valiziyle hayallerinin peşinde bir yolculuğa çıktı.
Fatima Sharafeddine bir kere daha elinden tuttu küçük okurun. Tuttu, kaldırdı ve renkli sözcüklerin arasında bir hayal kervanına götürdü.
Güzel Öyküler 5
Kendini Tanıma, Sevgi, Öz Güven, Cesaret
Küçük Kız
Yazan, Fatima Sharafaddine
Resimleyen, Anke Rymenams
Çeviren, Rabia Kesik
Erdem Yayınları
5+ ve büyümeye dirençlilere
0 yorum:
Yorum Gönder