İş bu yazı bloggerın bir facebook durum bildirimidir ve kaybolmasın diye burada kayda alınmıştır.
"hani capsler var ya; ne gibi hissettiği ve aslında nasıl göründüğü ile ilgili olanlardan.
Bir genç kız ya da erkek fotoğrafı.
Fotoğraftaki kişi salına salına yürümekte. kare ikiye bölünmüş solda bu kızımızı ya da oğlumuzu görüyoruz. Karenin sağ kısmında aslında öykünüp de öyle göründüğünü sandığı " star" kişisi. ve altında "aslında böyle görünüyor ama o böyle göründüğünü sanıyor" buradan başka yerlere bağlayacaktım ama bugün ben bundan gördüm.. muhtemelen hep varlardı ama çocuklu anne olarak çocuksuz yolculuk yapmayalı bir hayli olmuş.. dikkatimi verince etrafta ne kadar çok olduklarını gördüm, hayır olsun.. yeni nesil fazla mukallid ve fazla "şekilli" geliyor İşin komik yanıysa (evet çok komik bir yanı var onu da bugün gördüm ben) bazısına hakkaten cuk oturuyor.. karşıdan bir genç kız geliyor.. salına salına..pek de güzel giyinmiş..üstelik giydiğini de yakıştırmış..havası, boyu posu da ilavesi.. birden yürüdüğüm kaldırımı podyuma çevirdi ! altüst etti dünyamı..kendimi sorguladım kendimi gözümün kenarındaki çapağı kontrol ederken yakaladım. Dünyamı yıktı yani o derece! tongue ifade simgesi :))) bir önceki postu destekler nitelikte şeyler hissediyorum. biz de genç olduk azizim bizim zamanımızda böyle değildi. tongue ifade simgesi kitaba değer verir harçlığımızı uğruna harcardık. Best seller ya da kuşe kağıt peşinde değildik. sobanın koruna patates gömüp arkadaşlarımızla paylaşırdık.. sadece bir film makarasıyla ve zenit 122yle beş parasız sokak arşınlar sonra da bir simidi paylaşıp ayrana katardık.. kestaneyi pıçakla çizer ama saygımızı sobanın üzerinde teslim ederdik, Giysilerimiz; tecrübe ettiklerimiz, okuyup bildiklerimiz, araştırıp yaptıklarımızdı..
Kendimizi onlarla tanımlardık..cilamızı böyle çekerdik..
giysiye değil sezonluk tiyatro ve sinema biletlerine kitaplara ve konserlere para harcar ille de hava atacaksak bunlarla atardık.. Hangi markadan hangi kombini yaptığımızla değil.."bugün ne giysem"derdimiz hangi giysimizin temiz olduğu, hangisinin ütü istemediği ve hangi iki rengin beraber "kötü olmayacağı"yla sınırlıydı.
En azından büyük kısmında.. (yani yoksa biz de yaptık özgün olacağız diye karikatürize kıyafet devrimleri)
hangi marka cep telefonu kullandığımızla değil..
hangi mekanlarda yiyip eğlendiğimizle değil..
sonra gülümsemek dünyaya bedeldi bu kadar kasmazdık şekilleneceğiz diye
ne kadar çok okuyoruz ne kadar cok biliyoruz ne kadar "amaçlıyız" diye yarıştırıyorduk kendimizi kendimizle..
hasılı kelam "gençlik çok bozuldu azizim" ahaha 107 yaşındayım an itibariyle. bunları da mezardan bildiriyor olabilirim bence.."